Avusturyalı yazar Stefan Zweig'in okuduğum üçüncü eseriydi Değişim Rüzgarı. Bir haftadır elimdeydi ancak vakit olmayınca bitirmekte zorlandım. Bir de dizgisi o kadar sık ve küçüktü ki baş ağrılarıyla mücadele ettim.
Daha önce okuduğum Amok Koşucusu ve Satranç eserlerini oldukça beğenmiş ve kütüphanemde ayrı bir yer açmıştım. Özellikle Satranç isimli uzun öyküsü, insan zihninin gidebileceği derinlikleri göstermesi bakımında oldukça etkileyici bir kitaptı. Zira Amok Koşucusu da konusu bakımından etkileyici bir kitaptır.
Zweig, öykü ve romanlarının dışında bir çok biyogafi de yazmıştır ve oldukça üretken bir yazardır.
Değişim Rüzgarı, Birinci Dünya Savaşı'nı izleyen yıllarda, Avusturya'nın bir köyündeki postanede memur olarak çalışan Christine Hoflehner'in yaşamından bir kesiti anlatıyor. Ayrıntılı betimlemeler ve ruhsal çözümlemelerin hakim olduğu bu kitap Zweig'in intiharından sonra bulunmuş ve kitaplaştırılmış. Zaman zaman romanın ağır havası zorlasa da ben çok sevdim.
Bu arada Zweig, Avrupa'nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 1942'de Rio de Janeiro'da, karısı Lotte ile birlikte intihar eder. Stefan Zweig her bakımdan ilginç bir yazar ve daha önce tanışmamış olanlar için "Satranç" iyi bir başlangıç olabilir.
Sevgiler..
0 yorum