Boyalı Kuş

Bu kitabı anlatmak kolay değil. Önce kitabın arkasında yazan bir kaç cümleyi paylaşayım;

"II. Dünya Savaşı sırasında ailesi tarafından güvenliği için uzak bir köye gönderilen bir çocuğun oradan oraya savruluşunun sinirleri hırpalayan hikayesi olan Boyalı Kuş, dehşetle vahşetin, masumiyetle sevginin yakınlığını irdeleyen şaheserdir."
Kitap, insanlığın en uç noktalarında yaşanabilecekleri bir çocuğun gözünden anlatıyor. Şaheser demekle kesinlikle abartmış olmuyorlar. Bir çok kişiden etkileyici olduğunu duymuştum ancak bu kadar içten bir anlatımla insan ruhunun, zaaflarının, uçlarının ve zaman zaman vahşetin açığa vurulabileceğini tahmin edemezdim. Son yılların en etkileyici romanlarından biri kabul edilen "Boyalı Kuş" Jerzy Kosinski'yi edebiyat dünyasında önemli bir isim haline getirmiş. Bu ünü kesinlikle hakettiğini düşünüyorum. Daha önce "Bir Yerde"yi yazmıştım ve hem kitaptan hem de filmden çok hoşlandığımı söylemiştim.

Boyalı Kuş beğenmenin ya da etkilenmenin daha ötesinde başka sözcüklerle nitelenmeyi hakkediyor. Yahudiler'in savaş zamanında yaşadığı vahşeti de konu aldığı için aslında siyasi de bir yanı olan kitapta, yazarın kitap nedeniyle yaşadığı sıkıntılar ve uğradığı saldırılar da Kosinski'nin kendi ağzından anlatılıyor. 

Eğer hayatınızda hep hatırlayacağınız bir roman okumak istiyorsanız bu "Boyalı Kuş" olmalı. Jerzy Kosinski'ye olan hayranlığım bir kez daha katlandı. Mutlaka okuyunuz!

Not: Fotoğrafta görülen bizim kuş Limon. Kitabı birlikte okurken o da bazı bölümlerde dehşete kapıldı.