3 Mayıs 2013

23 Nisan'da Aya Yorgi Gezisi, Makaralar, Mumlar ve Dilekler

Her yıl 23 Nisan'da Büyük Ada'daki Aya Yorgi Kilisesi'ne gidenleri televizyondan izlerdim.
Bu sene hem merakımdan hem de bloğa yazmak için ben de kalktım gittim.
Oldukça keyifli ve yorucu bir gün oldu. Aslında daha erken yazmam gerekiyordu bu postu ama vakit bulamadım ve biraz geciktim.
Sabah erken saatte kalkıp adaya giden motorlardan birine atladık ve adaya vardık. Vapur iskelesi, vapur ve elbette ada ağzına kadar insan doluydu. Daha önce hiç bu kadar kalabalık görmemiştim adayı.

Önce fayton kuyruğu dikkatimizi çekti. Ancak ben yürümek istediğim için sıraya girmedik ve yürüyüşe geçtik.

Güzel doğanın tadını çıkararak oldukça uzun ve keyifli bir yol katettik.

Yaklaşık 1.5 saat yürüdükten sonra genişçe bir meydana vardık.


Burası adeta bir panayır yeri gibiydi. Tezgahlarda renk renk mumlar, iplik makaraları satılıyordu.

Malum Aya Yorgi denince akla yokuştan yukarı doğru sarılan makaralar ve kiliseye varınca yakılan mumlar geliyor. Dileklerin kabul olması için her yıl binerce insan bu yöntemleri deniyor.
Televizyondan seyrederken yahu bu insanlar deli mi diyordum ama oraya gidince ortamdan o kadar etkilendim ki ben de makaramı mumumu alıp tırmanışa geçtim. Denemesem olmazdı.


Olmasını çok istediğim bir şey vardı ve ben de onu diledim. (Kabul olursa söyleyeceğim :))
Makara sarma kısmı biraz eziyetliydi. Meydanda bir ağaca ipin ucunu bağlıyorsunuz ve yukarı doğru, ipi kopartmamaya özen göstererek tırmanıyorsunuz.

Tabi yalnız değilsiniz, sizinle birlikte bir sürü insan da aynı çaba içinde. Dolayısıyla hem kimsenin ipini koparmamaya hem de kendi ipinizi zafere taşımaya çalışıyorsunuz. Ben de kopmasın diye kalın ip aldım. Rengi de en sevdiğim renk olan mordu.

Yukarı çıkınca bir izdihamla karşılaştık. Kiliseye girmek isteyen yüzlerce insan kapıya yığılmıştı.
Biz hiç o kalabalığa girmeden bir kenarda mumumuzu yakıp dileğimizi tutup inişe geçtik.


(Bu benim dileğim)

Meydanda ve yol boyunca bir sürü tezgah kurulmuştu. El işlerini satan ve gözleme yapan teyzelerden tutun da mum ve makara satan amcalara kadar bir sürü kişi vardı ve koca bir sektör oluşmuştu o gün. Yani o gün adanın ticaret kapasitesi de artmıştı.

Sebep her ne olursa olsun, o gün adaya gitmek, o yolda yürümek ve sonunda dileğimi tutmak bana terapi gibi geldi. Koskoca dileklerini incecik ipliklere bağlayan insanlara şaşırmıyorum artık. Biliyorum ki iplikler ya da mumlar sadece bir bahane. Asıl o yolda yürürken dileğinizin gerçekleşeceği ihtimalini düşünmek ve hayaller kurmak rahatlatıyor sizi.
Umarım herkesin dilekleri gerçek olur.
Keyifli bi gün geçirmek için sanıyorum ben seneye tekrar gideceğim. Tavsiye ederim.
Çok sevgiler.


Bu yazıyı paylaş...
  • Share to Facebook
  • Share to Twitter
  • Share to Google+
  • Email This
  • Pin This
  • Share on Tumblr

2 yorum

  1. burası inanılmaz keyifli ve huzurlu bir yer makaralarla çıktığınız uzun yolculuktan sonra karşınıza çıkan manzara harika

    YanıtlaSil

 
© Deniz'in Şarkısı
Designed by GeCe
Released under Creative Commons 3.0 CC BY-NC 3.0