21 Temmuz 2024

Ressam Deniz Sağdıç ile Sürdürülebilir Sanat Üzerine Keyifli bir Söyleşi


Sürdürülebilirlik Nedir? Neden Önemli?

Sürdürülebilirlik, son yıllarda hayatımıza giren ve "dünyadaki kaynakların kısıtlı olduğu" gerçeğiyle yaşamamız gerektiğini vurgulayan bir kavram. Enerji tasarrufu, atık yönetimi, geri dönüşüm ve karbon ayak izi gibi kavramları da beraberinde getiriyor. Sürdürülebilirlik benim de son yıllarda kafa yorduğum, gerekliliğine ve faydasına inandığım bu vesileyle daha az tüketim, daha çok tasarruf davranışını hayatıma oturtmaya çalıştığım bir kavram aynı zamanda. 

Peki nedir bu faydalar, bir bakalım;

Gelecek nesiller için kıt kaynakların korunmasına katkı sağlar, israfı azaltır,
Doğayı ve doğal kaynakları korur,
Toplumun ekonomik ve sosyal refahının devamlılığını sağlar,
Endüstriyel ve teknolojik  gelişmelere olanak sağlar,
Maliyetleri düşürerek ekonomik dayanıklılığı artırır
Kaynakların eşit dağılımına odaklandığı için ekonomik eşitlik ve sosyal adalet gibi değerleri teşvik eder.


Neler yapabiliriz?


Fosil yakıtları değil güneş, rüzgâr, hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak,
Toplu taşımayı daha çok tercih etmek veya mümkünse bisiklet kullanmak,
Yerel üretimi ve organik tarımı teşvik etmek, yerel üreticilere destek olmak,
Ormanları, su kaynaklarını, biyoçeşitliliği korumak,
Küresel ısınmaya yol açan davranış biçimlerini ve ürünleri terk etmek,
Geri dönüşüm ve atık konusunda daha bilinçli davranmak, yapabileceklerimizden sadece bazıları.


Deniz Sağdıç ile ilk karşılaşma

Deniz Sağdıç ile Sürdürülebilir Sanatı konuştuk

Sürdürülebilirlikten bu kadar bahsetmişken sözü, sürdürülebilirliği yaşamının ve sanatının tam merkezine almış benim de hayranı olduğum ressam, görsel sanatçı Deniz Sağdıç ile yaptığım söyleşiye getirmek istiyorum. Çünkü bu yazının odağında Deniz Sağdıç ve sanatı var.

Onu geçen sene Boyner mağazalarından birindeki bu eseriyle tanımış, ismini hemen not edip takibe almıştım. Araştırdıkça, dinledikçe ve oluşturduğu eserleri gördükçe hayranlığım artmıştı. Atölyesini ziyaret etmek ve tanışmak istediğimi söylediğimde beni kırmadılar.

Kendisini Ataşehir'de yine tümüyle sürdürülebilirlik felsefesiyle inşa edilen hem atölye hem bir yaşam alanı olan "Sustainable Art House"da ziyaret ettim ve çok keyifli bir sohbetimiz oldu. Buradan da nezaketi ve misafirperverliği için teşekkür etmek isterim. Şahsen tanımaktan dolayı çok mutlu oldum.

Deniz Sağdıç, ülkemizde ve dünyada tanınmış  bir sanatçı, onu bu kadar özel ve farklı kılan, ömrünü tamamlamış atık malzemeleri tekrar bir sanat eserine dönüştürmesi. Tüketim çılgınlığının korkutucu boyutlara ulaştığı, artık giymediğimiz kıyafetlerle, ömrünü doldurmasa da kullanmaktan sıkıldığımız için attığımız eşyalarla, sürekli yeni modelini aldığımız için atıl duruma gelen teknolojik aletlerle ne yapacağımızı bilmezken, Deniz Sağdıç onları olabilecek en değerli şeye, bir sanat eserine dönüştürüyor. Eserleri dünyanın dört bir yanında sergilenen, bir çok projede yer almış başarılı bir sanatçı.

Nasıl başladı?


Sohbetimize başlarken ilk sorularımdan biri bu bilinci nasıl kazandığı ve yeniden üretme fikrinin nasıl ortaya çıktığıyla ilgiliydi. 2000'li yılların başında, tüketimin artmasıyla ortaya çıkan atıkları ve kullanılmış malzemeleri nasıl değerlendirebileceğini düşünmeye başladığını, herkesin erişebildiği bu tanıdık malzemeler ile sanata köprü oluşturduğunu ve kendisinin benimsediği ulaşılabilir sanat anlayışının böyle ortaya çıktığını anlattı. Gerçekten de kullandığı malzemeler hemen herkesin evinde olan, tanıdık materyaller. Geri dönüşüm ve sıfır atık bilinci aslında biraz da çevreyi gözlemlemek ve farkında olmakla ilgili.



Sustainable Art House


Sürdürülebilir sanat evi, Ataşehir'de, bulunduğu mahalledeki evlerden tamamen farklı, yatay mimarisi ve alışkın olmadığımız bir dış cephe ile görenleri şaşırtıyor. Yerinde dört haneli bir gecekondu varken dönüşümüne başlanan yapı sadece bir çalışma atölyesi veya yaşam alanı değil, tamamen sürdürülebilirlik ilkesiyle inşa edilmiş ve kendi kendine yetebilen bir bina. İlk başta komşuların garipsediği ancak şimdi "köşedeki paslı ev" olarak tarif ettikleri bu yapı, yağmur suyunun depolanarak kullanıldığı, güneş panelleri ile kendi elektrik ihtiyacını fazlasıyla karşılayan, tüm yapı elemanlarının dönüşüm sonucu elde edildiği bir sanat evi. Dış cephesi de paslı değil, boya gerektirmeyen ve zor hava koşullarına dayanıklı özel bir cephe elemanı olan korten çeliği ile oluşturulmuş. İtiraf ediyorum ilk gördüğümde ben de pas sanmıştım :)












Atölyesini, sergi alanlarını, dinlenme alanını, terasını ve terasta bulunan bahçesini Deniz hanım ile beraber gezdiğimiz bu "sıfır atık prensibi"ne uygun tasarlanmış yapıya hayran kaldım. Ataşehir'de bir binanın çatısında doğal tarım yapılabileceğine ihtimal vermezdim ta ki bahçede yetişen domateslerin tadına bakıncaya kadar. 

Daha büyüyecek olan ağaçlarla terasın nasıl bir cennete dönüşeceğini az çok tahmin ediyorum. Az ötedeki plazaları gösteriyor Deniz hanım ve seçimin bizim olduğunu, istersek yaşadığımız yerleri güzelleştirebileceğimizi söylüyor. Katılmamak ve o an hayal etmemek mümkün değil. 

Bu yapıyı görünce Deniz Sağdıç'ın sürdürülebilirlik ve sıfır atık konusundaki farkındalığına, bu kavramı bir yaşam felsefesi olarak benimseyişine hayran oldum. Sadece ürettiği sanat eserlerini değil yaşamını da entegre edişi bana ilham oldu. 


Eserlerin ortaya çıkış süreci


Binanın giriş katında büyük bir çalışma alanı ve atık depolama alanı yer alıyor. Kurumlardan ve şahıslardan gelen atıklar burada ayrıştırılarak kategorize ediliyor.


Atölyedeki geniş masalarda hangi tablonun hangi malzeme ile oluşturulduğunu görüyorsunuz, Deniz Sağdıç'ın renk paleti artık atık malzemeler ve eser renk tonları ile yavaş yavaş şekilleniyor.


Kumaşlar, pet şişe kapakları, ilaç kutuları, kablolar, deri, düğme, metal içecek kutuları, elektronik devreler. Artık ömrünü tamamlamış ve doğru şekilde imha edilmediğinde doğada kalan, çevreye zarar verebilecek nitelikte atıklar. Aynı zamanda dünyada bu kadar çeşitli (20'den fazla) materyal ile çalışan başka bir sanatçı bulunmuyor. İnsan üretimi olan ve doğada yok olması uzun yıllar alacak atıklarla çalışıyor yani doğada kendiliğinden var olmuş ve yok olabilecek materyallerle çalışmıyor.


Tüm bu malzeme çeşitliliği içinde onun için en değerli materyal, denim kumaş. Renk çeşitliliği ve dokusu bir yana toplumların her katmanında yer edinmiş, eşitliğin sembolü, evrensel bir malzeme onun için. Bu sayede iletişim ağının da genişlediğini ve sanatın erişilebilirliğine bir vurgu yaptığını belirtiyor. Gerçekten de din, dil, ırk, renk, yaş ve sosyal sınıf fark etmeksizin herkesin dolabında vardır jean. Denim ile oluşturduğu tabloları anlatırken yüzüne yayılan gülümsemeden ve gözündeki parıltıdan bu materyale olan tutkusunu anlayabiliyorum.


                                                                                      *Görsel alıntıdır


*Görsel alıntıdır

Deniz hanım kurumlarla işbirlikleri de yapıyor. İlaç kutuları ve ilaçlarla oluşturduğu eseri, bir elektronik firmasıyla yaptığı çalışma sonucu ortaya çıkan elektronik devrelerden oluşan tablosu, bir giyim mağazası ile yaptığı iş birliği sonucu etiketler ile oluşturduğu eseri anlatırken ben hayranlık ve hayretle ortaya çıkan renkleri ve dokuları izliyorum. Kablolarla muhteşem bir eser üretmek nasıl bir şey anlamaya çalışıyorum. İnsanın gözünün içine bakan capcanlı portrelerin ortaya çıkış süreçlerini keyifle dinliyorum, zihnime notlar alıyorum. 


Üst katta beni daha da hayrete düşüren çalışmalar var. Çürümeye terk edilmiş Anadolu halılarını alıp sanat eserlerine dönüştürmüş Deniz Sağdıç. El sanatları konusunda asırlık mirasa sahip Anadolu'nun değerli halılarını yok olmaktan kurtarıp ömrünü yüzyıllarca daha uzatmış. Yok olup gitmelerine razı olmamış. "The Ready Re-Old Carpet" koleksiyonuna hayran oldum.



                                                                       *Görsel alıntıdır



Tüketim alışkanlıklarının yeniden gözden geçirilmesi, atık bilinci ve ayrıştırmanın önemi, sürdürülebilirlik ve enerji tasarrufu gibi konularda uzun uzun sohbet ettiğimiz, eserleri ve sürdürülebilir sanat evinin ortaya çıkışı ile ilgili süreçleri benimle paylaşan Deniz Sağdıç'a güler yüzü ve nezaketi için çok teşekkür ediyorum. Bizi biz yapanın tükettiklerimiz değil ürettiklerimiz olduğu sözünü okumuştum bir röportajında, bu sözleri daha da anlam kazandı. 


                                      Hatay'daki deprem enkazından 128 saat sonra çıkarılan bebek



Eserlerini canlı görmek ve tanışmak çok büyük zevkti, en kısa zamanda yine ziyaret edeceğim.

Kendisini daha yakından tanımak isteyenler için;

Web sitesi: DENIZSAGDIC
Instagram hesabı: denizsagdicart

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

Bu yazıyı paylaş...
  • Share to Facebook
  • Share to Twitter
  • Share to Google+
  • Email This
  • Pin This
  • Share on Tumblr

2 comments

 
© Deniz'in Şarkısı
Designed by GeCe
Released under Creative Commons 3.0 CC BY-NC 3.0