22 Haziran 2014

Nuri Bilge Ceylan'dan "Kış Uykusu"

 
Nuri Bilge Ceylan ülkemizin adını, dünyada ve sinema platformunda çok güzel yerlere taşıyan çok başarılı bir yönetmen. Bunu yazmama gerek var mıydı bilmiyorum ama tekrar yazınca kendimi daha iyi hissediyorum. Çünkü henüz bu başarılara imza atmaya başlamamışken, yolun çok başındayken dahi her filmini izler ve çok severdim. Şimdi onun giderek daha yükseklere ulaştığını görmek benim için mutluluk verici.
 
Büyük heyecanla beklediğim, hatta Ağustos'ta gösterime girmesini sabırsızlıkla beklerken Haziran'da gösterileceğini öğrendiğimde havalara uçtuğum filmi Kış Uykusu- Winter Sleep'i geçen hafta izledim. Sanırım bilmeyen yoktur, film Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye Ödülü'nü aldı. Bu kadar prestijli bir ödülü Yılmaz Güney'den sonra ("Yol" filmi ile almıştı) Nuri Bilge Ceylan'ın da alması çok sevindirici. Film ayrıca Altın Palmiye ödülünden önce de Uluslararası Sinema Yazarları Ödülü (FIPRESCI) aldı. Böyle yazması söylemesi kolay gibi geliyor ama bu ödüller çok çok önemli ödüller. Ne kadar gurur duysak az.
 
Gelelim filme. Başrollerinde Haluk Bilginer, Demet Akbağ, Melisa Sözen, Serhat Kılıç ve Nejat İşler'in olduğu filmin konusu özetle şöyle (üç saati aşan bir filmi nasıl özetleyebilirsek artık :))
 
Aydın (Haluk Bilginer) emekli bir oyuncudur, babadan varlıklıdır, Kapadokya'da bir otel açmıştır ve oranın işleriyle oyalanıp bir yandan da yerel bir gazeteye yazılar yazmaktadır. Kız kardeşi Necla(Demet Akbağ) ve karısı Nihal ile (Melisa Sözen) birlikte yaşamaktadır. Filmin temelinde bu üç kişi arasında yaşanan gerilimli ilişkiler var. Gizli bir rekabet ve tezat içinde olan kız kardeşi ve aralarındaki evlilik bağı tamamen kopmuş karısı ve kiracılardan biri filmin merkezinde. Sanıyorum Nuri Bilge Ceylan'ın en fazla diyalog olan filmi. Diyaloglar çok akıcı, çok spontan, sanki önceden senaryoya yazılmamış da oyuncular bir odada beyin fırtınası ya da felsefe üzerine  konuşmalar yapıyorlar gibi. Kurgu hissedilmiyor.  Oyunculuklara muhteşem demekten utanırım, öyle muazzam öyle büyük performanslar ki inanılmaz. "Melisa Sözen mi ama neden?" diye sorduğuma bile utandım. Her oyuncu filme ayrı bir değer katmış. Hangi birini saysam bilemiyorum. Haluk Bilginer zaten çok büyük bir oyuncu, filmde yine muhteşemdi. Filmi gemiye benzetirsek işte o süvariydi. Çok başka bir yerde. Beni en en en çok Serhat Kılıç mest etti. Doğal ve telaşsız oyunculuğu takdir edilesi.  Nejat İşler keza öyle. Hayatımda bu kadar gerçek, bu kadar doğal bir film izlemedim. Şu an yazarken bile tüylerim ürperiyor.
 
Son olarak filmi yukarılara taşıyan bir noktayı hatırlatmakta fayda var, Nuri Bilge Ceylan'ın fotoğrafı görmekteki başarısı. Sinematografik olarak bize üst düzey filmler sunmasının da sebebi bu olmalı. Kapadokya'yı, doğasını, kışını, insanları farklı bir gözden aktarabilmesi belki de bize filmi sevdiren diğer etmenlerden biri. Herkesin gördüğü şeyi göstermemek başarıyı getiriyor ve usta sinemacı Nuri Bilge Ceylan da bunu biliyor.
Çok çok uzun yıllar yaşamasını ve bize güzel filmler yapmaya devam etmesini tüm kalbimle diliyorum. Ayrıca ödülü alırken son bir yılda hayatını kaybeden gençleri unutmadı, sadece iyi sanatçı değil "duyarlı" oluşuyla da gönlümüzdeki yerini sağlamlaştırdı.
Sözün özü "Kış Uykusu"nu mutlaka izlemelisiniz, şimdiden iyi seyirler.
Bu yazıyı paylaş...
  • Share to Facebook
  • Share to Twitter
  • Share to Google+
  • Email This
  • Pin This
  • Share on Tumblr

3 yorum

  1. Ben de mutlaka izleyeceğim bu filmi.

    YanıtlaSil
  2. Film epey uzunca geldi bana.
    Özellikle ilk yarı; daha yavaş ilerlediği, konu ortaya yeni yeni çıktığı için öyle hissettim belki de...
    Ama ikinci yarı çok daha akıcıydı.
    Haluk Bilginer dediğiniz gibi, aldı götürdü resmen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kadar uzun bir filmin jüri tarafından seçilmesi de başlı başına bir başarı, malum uzun film yapmak daha fazla risk almaktır..

      Sil

 
© Deniz'in Şarkısı
Designed by GeCe
Released under Creative Commons 3.0 CC BY-NC 3.0