12 Eylül 2010

Sanat eseri değil ya, hepi topu k*çı kırık iki satır yazı..Yaz gitsin,sal gelsin'cilere...


Yorgun bir sokağım sanki, geleni gideni kaldırımlarıma yazmış gibiyim..Yağan yağmurları paslı mazgallarımdan içeri alırken boğulan farelerin çığlıklarını duyuyorum. Yağdıkça hızlanıyor adımlarım, trafik sıkışıyor, bir küfür çalınıyor kulağıma baştan ayağa ıslanan kadının ağzından avaz avaz çıkan..Bir çocuk babasının elinden kurtulup koşuyor, acı bir fren sesi duyuyorum, bir de patlayan okkalı bir tokat yüzünde, belki de benim yüzümde..Yağmur deliye dönüyor, mezar taşlarının çamurunu alıp aşağıya, mezarın içine itiyor, toprak sıkıştıkça ölü dönüyor yerinde. Bir dua düşüyor mezarın üstüne, bir annenin kanayan ağzından. Yağmur iyiden iyiye çıkıyor çığrından, biliyor ki ne kadar delirirse delirsin bu şehir iflah olmayacak kendi gibi..Pes edip siliyor yaşını ve bırakıyor yerini bugün güneşin sarı saçlarına..


Göz kapaklarımın arasından sarı bir ışık süzülüyor, az önce gördüğümün bir rüya olduğunu bilir gibi sakin, kıpırtısız yatıyorum. Çok uzun zamandır böyle bu. Hep aynı rüyayı görüp hep aynı sabaha uyanıyorum. Telefonum çalıyor, of kim bu sabah sabah?

-Alo
-Uyuyor musun?
-Evet
-Ya bırak şimdi, kalk hadi, bizim kafeye gel
-Sabah sabah ne istiyorsun?
-Laflarız biraz
-İstemiyorum
-Küsücem sana, bi daha da aramıycam
-Nerde o günler
-Hadi ama kahveler benden
-Kahvaltı da isterim
-Oha, neyse hadi gel sen, bekliyorum
-Tamam, çıkarım birazdan..
-Haa bir de..
-Dıt dıt dıııt….

 Blog yazma ya da bloğa yazma, her ne ise işte o fikir, böyle bir sabahta, zekasının kırıntılarını henüz hayatın yollarına dökememiş bir Hansel'den geldi..Ben de zaten o sıralar, ucu açık bırakılmış trafo kablosu gibi önüme geleni çarptığım hastalıklı bir zamanımdaydım. İşten güçten burnuna kadar dolmuş, fazladan edilen iki kelimeyi kaldıramaz olmuştum. Yani her normal gibi görünen insanın, hayatının bir döneminde saplandığı o çamurda debelenirken "senin için de değişiklik olur" diyen bir sese kulak verdim.Gerçi kulak vereli çok oldu ama ben kararımı henüz netleştirdim.
 Açıkçası yazdıklarımı paylaşma fikri de korkutuyordu beni. Yaz diye gaza getiren çoktu da..Yorumlar falan. Kendimi lazımlık gibi hissediyorum mesela şimdi, biri gelip her an üstüme s*çacakmış gibi..Öldürülecekler listeme durduk yere bir kaç isim daha ekleme fikri..Günlüğü açık unutmak gibi bi salaklık belki de?
Neyse, böyle işte.Yazmaya başlıyorum...
Bu yazıyı paylaş...
  • Share to Facebook
  • Share to Twitter
  • Share to Google+
  • Email This
  • Pin This
  • Share on Tumblr

2 yorum

 
© Deniz'in Şarkısı
Designed by GeCe
Released under Creative Commons 3.0 CC BY-NC 3.0