23 Mayıs 2016

Garipçe Köyü


Bir bayramımızı daha geride bıraktık. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun. Biz de bu güzel günü hem bayram hem tatil havasında geçirenlerdeniz.

Arkadaşlarımızla kahvaltı etmek ve gezmek için uzun zamandır adını duyduğum ancak hiç gitmediğim ve adı son zamanlarda 3. köprü ile gündeme gelen Garipçe köyüne gitmeye karar vermiştik.

Sabah erkenden çıkıp yola koyulduk, Ataşehir’den Sarıyer’e varmamız çok kolay oldu, henüz trafik yoktu ve yollar boştu. Sarıyer’den Garipçe’ye gitmek ise yaklaşık 10-15 dakika sürdü. 10 km'lik bir yolu var. Tabelalar sizi yönlendiriyor, ulaşım çok kolay. Otobüsle gitmek isterim derseniz Hacıosman metro istasyonu çıkışı 150 nolu otobüse binebilirsiniz.




Garipçe'ye ulaşıp arabayı -mecburen- otoparkçılara bıraktığımızda gördüğümüz ilk mekana oturduk, mekanın ismi Aydın Balık’tı. Çok memnun kalmadım, kahvaltı çeşidi azdı, personel ilgisizdi. Kişi başı 35 TL verdik. Arka tarafına doğru başka mekanlar da var. Ama manzara şahane tabii ki. Deniz ayaklarınızın altında. Martı sesleri, yemek bekleyen kediler ve denize açılan tekneler. Çok hoş bir ortam. Erken gittiğimiz için şanslıydık zira mekan ve tüm Garipçe inanılmaz bir hızla kalabalıklaştı.


Peki Garipçe’de ne var derseniz, özetle hiçbir şey yok. Güzel bir deniz manzarası dışında gerçekten hiçbir şey! Orman, içinden dev köprü bacaklarının fırlamış olması nedeniyle tuhaf bir görüntü almış. Kalesi insanların yazılar yazdığı ve çöplerini attığı bir ucubeye dönüşmüş. Tamam şirin bir balıkçı köyü ama gerçekten küçük ve bakımsız. Ayrıca evlerin mimari hiç bir özelliği yok. Çirkin bir betonlaşma var. Keşke burada daha bilinçli ve daha istekli insanlar yaşasaydı da bu güzel yeri daha cazip ve albenisi olan bir yere çevirebilselerdi ya da en azından koruyabilselerdi. Belediyeye ve Garipçe sakinlerine çok iş düşüyor. Açıkçası biraz fazla şişirilmiş bir yer. Yine de bir kere gezip görmekte fayda var. Gitmedim demezsiniz.





Bu arada Garipçe'de mayo ve bikini ile denize girmenin, köy içinde dolaşmanın, balık adam kıyafeti ile gezmenin ve restoranlarda içkinin yasak olduğunu belirtelim. Köy halkı bu kadar yasak için doğru yüzyılda mıyız bir düşünse iyi olurmuş.



Dönüşte Sarıyer Tepesi’nde bir mola verdik. Muhteşem bir manzarası var. Görülmeye değer.
Güzel keyifli bir gündü, İstanbul'dan çıkmadan arkadaşlarımızla eğlenceli bir gün geçirdik.
Herkese mutlu haftalar!
Bu yazıyı paylaş...
  • Share to Facebook
  • Share to Twitter
  • Share to Google+
  • Email This
  • Pin This
  • Share on Tumblr

0 yorum

 
© Deniz'in Şarkısı
Designed by GeCe
Released under Creative Commons 3.0 CC BY-NC 3.0