Göz kapaklarımın arasından sarı bir ışık süzülüyor, az önce gördüğümün bir rüya olduğunu bilir gibi sakin, kıpırtısız yatıyorum. Çok uzun zamandır böyle bu. Hep aynı rüyayı görüp hep aynı sabaha uyanıyorum. Telefonum çalıyor, of kim bu sabah sabah?
-Alo
-Uyuyor musun?
-Evet
-Ya bırak şimdi, kalk hadi, bizim kafeye gel
-Sabah sabah ne istiyorsun?
-Laflarız biraz
-İstemiyorum
-Küsücem sana, bi daha da aramıycam
-Nerde o günler
-Hadi ama kahveler benden
-Kahvaltı da isterim
-Oha, neyse hadi gel sen, bekliyorum
-Tamam, çıkarım birazdan..
-Haa bir de..
-Dıt dıt dıııt….
Blog yazma ya da bloğa yazma, her ne ise işte o fikir, böyle bir sabahta, zekasının kırıntılarını henüz hayatın yollarına dökememiş bir Hansel'den geldi..Ben de zaten o sıralar, ucu açık bırakılmış trafo kablosu gibi önüme geleni çarptığım hastalıklı bir zamanımdaydım. İşten güçten burnuna kadar dolmuş, fazladan edilen iki kelimeyi kaldıramaz olmuştum. Yani her normal gibi görünen insanın, hayatının bir döneminde saplandığı o çamurda debelenirken "senin için de değişiklik olur" diyen bir sese kulak verdim.Gerçi kulak vereli çok oldu ama ben kararımı henüz netleştirdim.
Açıkçası yazdıklarımı paylaşma fikri de korkutuyordu beni. Yaz diye gaza getiren çoktu da..Yorumlar falan. Kendimi lazımlık gibi hissediyorum mesela şimdi, biri gelip her an üstüme s*çacakmış gibi..Öldürülecekler listeme durduk yere bir kaç isim daha ekleme fikri..Günlüğü açık unutmak gibi bi salaklık belki de?
Neyse, böyle işte.Yazmaya başlıyorum...
Ne güzel yazmışsın canım, sen hep yaz :*
YanıtlaSilCanımsın ya çok teşekkür ederim
Sil2010 da yayınlara başlamışsınız, hiç haberim olmamış ta ki, Sevgili Nazlı Toaç' ın bloğuna yorum yazıncaya kadar.
Çok memnun oldum tanıdığıma, takibe aldım, yazılarınızı ilgiyle inceleyeceğim.
YanıtlaSilSevgiler,
Çok teşekkür ederim değerli yorumun için, uzun yıllar yazdım, bir süre ara vermiştim, bu yaz tekrar döndüm, bundan sonra buralardayım, ben de seni takibe aldım, çok sevgiler.
Sil