2 Şubat 2025

Ocak ayı bitsin!


Ocak ayını geride bıraktık ve yine ne çabuk geçti diyorum. Oysa 2025'i heyecanla karşılamış ve yeni dilekler tutup gerçekleşmesini beklemeye başlamıştık bile.

Ocak aylarını sevmem çünkü nedense hep bir felaket olur veya değerli insanlar ölür. Uğur Mumcu, Hrant Dink, Gaffar Okkan ilk aklıma gelenler, bu yıl Selim İleri'yi kaybettik. Ocak ayı ölümlerine dönüp baktığımda bir çok değerli insanın ölüm ayı olduğunu gördüm. Umarım bu yıl başka kayıp vermeyiz demek isterdim ama maalesef 79 insanın hayatını kaybettiği bir yangın faciasını henüz yaşadık. Kartalkaya'ya çocuklarıyla tatil için giden aileler çok üzücü bir şekilde hayatlarını kaybettiler. İhmaller, denetimsizlik, göz yumma, adamcılık, hırs, rant, paranın insan hayatından üstün tutulduğu gerçeği maalesef çok acı bir biçimde yine karşımıza çıktı. Umarım sorumlular bir an önce bulunup (suçu birbirlerinin üzerine atmaktan vazgeçip) cezalarını çekerler. Ama geride kalanların acıları nasıl dinecek hiç bilmiyorum, yakınlarını kaybedenlere sabırlar diliyorum.

Deprem, maden kazaları, tren kazası, kadın cinayetleri, para için kuvezde öldürülen bebekler, memleketin çivisi çıktı, neye üzüleceğimizi şaşırdık. Coğrafya mı kader, cahillik mi yoksa bozuk düzen mi kader yoksa kader diye bir şey yok da bu bir avuntu mu bilmiyorum ama bir vatandaş olarak üzülmekten yorulmuş durumdayım, ekonomik şartların kötülüğüne girmiyorum bile. O da hepimizin boğazını sıkan bir başka mesele.

İşin tuhafı eşimizle, dostumuzla, iş arkadaşlarımızla bu meseleleri konuşup çok çabuk günlük hayatımıza dönmeye başladık. Ekonomik şartların düzelmesi veya bu faciaların engellenmesi için hiç bir dahlimiz yok. Sosyal medyadan tepki göstermek dışında pek bir icraat de görmüyorum. Bakalım sonumuz ne olacak deyip çalışmaya ve yaşamaya devam ediyoruz. Unutmak toplumumuzun hastalığı oldu, belki de bu bir tür acıyla baş etme yöntemi ve savunma mekanizmamız bizi bu hale getirdi. Son zamanlarda bencilliğin utanç  duyulması gereken bir şey mi yoksa sağlıklı bir ruh haliyle ayakta kalma çabası mı olduğunu düşünür hale geldim.

Ocak ayın içinde izlediğim dizilerden, kitaplardan, ördüklerimden falan bahsedecektim ama yazdıkça keyfim kaçtı. Sonra yazarım.

 

Bu yazıyı paylaş...
  • Share to Facebook
  • Share to Twitter
  • Share to Google+
  • Email This
  • Pin This
  • Share on Tumblr

8 comments

  1. Sanırım büyük mücadelerin içinden gelmiş biz kuşağı yorulduk. Elbette farkındalığımız yerli yerinde... Ama hem yeni yönetim biçimi herşeyi saklamayı, yasaklamayı, gözlerden silmeyi başardığı için ve cezalar yüzünden bütün bunları duyuracak medya da ufaldı, suçluların medyasının sesi daha çok duyuluyor. Elbette bu böyle gitmeyecek, ne demişti şarkıda Timur Selçuk, gün gelir zorbalar kalmaz gider!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorulduk ve zorbaların gideceği günün hayaliyle avunuyoruz. O zaman ben de Nazım'dan bir dize ile günce güzel başlayayım, güzel günler göreceğiz, güneşli günler!

      Sil
  2. Merhabalar.
    Her yılın ilk Ocak ayından hep korkar olduk. Şu Ocak ayını kazasız belasız bir atlatsaydık diye adeta Ocak ayını imballıyoruz. (1) Daha önceki yılların Ocak aylarında kaybettiklerimizi düşündükçe de içimiz yanıyor. Ne yalan söyleyeyim benim aklıma önce hep Uğur Mumcu gelir. O bir gazeteciydi. Görevini yapmak dışında kimseye zararı dokunmayan bir gazeteci. Tabi onunla birlikte yazınızda bahsettiğiniz ismi geçen değerli insanlar Gaffar Okan, Hrant Dink vs.

    Yazınızdan bir alıntıyla devam etmek istiyorum: "...Sosyal medyadan tepki göstermek dışında pek bir icraat de görmüyorum. Bakalım sonumuz ne olacak deyip çalışmaya ve yaşamaya devam ediyoruz. Unutmak toplumumuzun hastalığı oldu, belki de bu bir tür acıyla baş etme yöntemi ve savunma mekanizmamız bizi bu hale getirdi. Son zamanlarda bencilliğin utanç duyulması gereken bir şey mi yoksa sağlıklı bir ruh haliyle ayakta kalma çabası mı olduğunu düşünür hale geldim. ..."

    Çok yerinde ve insanı düşünmeye sevk eden bir saptamada bulunmuşsunuz. Sosyal medyada bile tepki göstermeye korkar hale getirildik. Tepki gösteren yazılarımız okunuyor olsa bile kimse yorum yazmaya cesaret edemiyor. 23 Yıldır kaplumbağa hızıyla yavaş yavaş istedikleri kıvama getirdiler. İktidarı kaybetmeyi göze alamazlar. İktidarı kaybetmemek için de ellerinden geleni yapıyorlar. Çünkü iktidarı kaybetmek onlar için felaketleri olur.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Recep bey değerli katkınız için çok teşekkür ederim, sizin de belirttiğiniz gibi iktidarı kaybetmekten korkuyorlar, çünkü koruma kalkanı üstlerinden kalktığı anda yaptıklarının hesabını veremezler. O günü heyecanla bekliyorum.

      Sil
  3. işte o son cümle... yukarıdaki cümlelerin bütün ağırlığı altında ezilen biz, bizim yaşama ve eylem gücümüz..çok iyi ifade ediyor bu kabusu..keyfi de tadı da kalmadığı gibi uyuşukluğu da artıyor bu halin..ama her dönem biter bir devri daim olur elbet diye cılız da olsa bir mum yakalım içimize..iyi etmek için iyi olmaya/kalmaya ihtiyacımız hatta mecburiyetimiz var çünkü..sevgiler.
    neşe.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İçi umut dolu ne güzel cümleler kurdunuz, bu devir de bitecek elbette. Güzel ve aydınlık günler görelim. Sevgiler.

      Sil
  4. gündemden uzak durmalıııı :)

    YanıtlaSil

 
© Deniz'in Şarkısı
Designed by GeCe
Released under Creative Commons 3.0 CC BY-NC 3.0